3 Şubat 2013 Pazar

SÜPER LİG (!)


Türkcell Süper Lig de bu hafta Galatasaray, alışılagelmiş şekilde Bursaspor deplasmanında puan bırakırken Beşiktaş evinde ligin flaş ekibi Karabükspor'a puan verdi. Trabzonspor, teknik direktör değişikliği sonrası çıktığı ilk lig maçında faklı galip geldi. Fenerbahçe ise, evinde Sivasspor a mağlup olarak taraftarlarını üzdü.

Devre arasında flaş transferler yaparak kadrosunu güçlendiren Galatasaray istikrarsız bir tablo sergiliyor. Beşiktaş maçının ilk 20 dakikasında geçen seneki oyundan örnekler sunan Terim'in öğrencileri, Beşiktaş maçının ikinci yarında ve Bursaspor maçında tanınmayacak haldeki futbolunu sürdürdü. Taraftarın merakla beklediği Sneijder yine ikinci yarıda oyuna girdi ve takıma gözle görülür bir katkı sağlayamadı. Fatih Terim her iki maçta da ilk onbirde Sneijder'i kadroda düşünmedi.

Aykut Kocaman ise adeta "benim transferlerimin hepsi sahada" dercesine Emre-Ziegler-Webo üçlüsünü transferlerinden sonraki ilk maçlarında birlikte oynattı. Belki sistem içerisinde bu üçlü çok sırıtmadı. Hatta Webo skor tabelasına adını da yazdırdı. Ama belki de Kocaman tüm transferlerimi oynatacağım sevdası yerine oturmuş kadrosu ile oynasaydı, hafta içerisinde kupa maçında kendisine ciddi rakip olabileceğini göstermiş Sivasspor karşısında galip gelebilirdi.

Süper Lig'e genel olarak bakacak olursak, futbol kalitesi olarak sivrilen bir takım yok. Dört büyüklerin futbol olarak birbirlerine bariz bir üstünlüğü söz konusu değil. İstikrarlı olarak iyi futbol oynayarak galibiyet serisi yakalayabilen takım zaten ligi alıp götürecek..Ama takımlarımızda o istikrarı göremiyoruz. Bu görüntü içerisinde kadro kalitesi daha iyi olan ve futbol olarak da kötünün iyisi diyebileceğimiz Galatasaray liderliğini sürdürüyor.

SARAİ SİERRA... BU SON MU?



Türkiye..
Güzellikler ülkesi. Turistler için bir cennet. İçerisinde yaşadığımız için belki de tam anlamıyla kavrayamadığımız birçok güzelliği aynı anda barındıran bir ülke burası. Belki de bu nedenle tüm dünyanın her ne olumsuzluk yaşanırsa yaşansın ilgi odağı olan bir ülke. Bir turist gözüyle dışarıdan bakacak olursak, dünya üzerinde gezip görülebilecek yerler ilk 10 ülke arasında çok rahatlıkla yer bulabilecek bir coğrafyada yaşıyoruz. Bunu sadece İstanbul ve Antalya ağırlıklı olarak düşünmemek gerekir. Ziyaretçi bakımından her ne kadar bu iki şehir öne çıksa da aslında Türkiye keşfedilmesi gereken birçok güzelliği içinde barındıran bir bütündür. 

İstanbul, gerek tarihi gerekse kültürel açıdan her dönem turistlere cazip gelen bir şehir. Şehrin tarihi dokusu ve iki kıtayı birbirine bağlayıcı özelliği bütün dünya insanlarını cezbeden etkenlerden. Dünyanın hemen hemen her coğrafyasından binlerce insan bu güzel şehri ve insanlarını tanımak için ülkemize akın ediyor. Hem de her türlü olumsuzluğa rağmen.

Çok değil, henüz 4 sene önceydi. İtalyan sanatçı Pippa Bacca, sanatçı arkadaşı Silvio Moro ile birlikte 8 Mart 2007 de Milano'dan yola çıktı. Üzerlerinde gelinlik ile yola çıkan iki sanatçı, Balkan ülkeleri ve Türkiye üzerinden kara yoluyla otostop yaparak Tel Aviv'e ulaşmayı hedefliyorlardı. İki sanatçı gelinliklerle otostop yaparak tamamlamayı planladıkları bu yolculukla barış mesajı vermeyi amaçlıyorlardı. Ama olmadı. Pippa Bacca yolculuğun Türkiye ayağında sırra kadem bastı. Cesedi bir ay sonra çıplak olarak toprağa gömülü vaziyette bulundu.

Her zamanki gibi Türkiye de gündem çok çabuk değişti. Aslında üzerinde uzun uzun düşünmemiz gereken bu durum yine unutuldu, üzerinde fazla durulmadı. Hemen hepimiz bu olayı da hafızalarımızın arka sıralarına oturttuk. Ta ki iki hafta öncesine kadar.

Serra Sarai, Amerika’dan İstanbul’a fotoğraf çekmek için gelmişti. İstanbul’un mistik havası onu kilometrelerce uzaklıktan çağırmıştı. O da ülkemizi ziyaret eden binlercesi gibi bu çağrıya uymuş, tarih kokan bu güzel şehri fotoğraflarla ölümsüzleştirmek istemişti. Ama yine olmadı. İki çocuk annesi Serra Sarai’nin cesedi, surların dibine atılmış olarak bulundu.

Peki ne oluyor da ülkemize gelen turistlere bu denli gaddarca saldırabiliyoruz? Ülkemizden mutlu ve sayısız güzel hatıralarla ayrılması gereken bu insanlara neden bu sonu hazırlıyoruz? Tabi ki binlerce turist bu ülkeden güzel anılarla mutlu olarak ayrılıyor. Ama son 5 senede yaşanan bu iki olay, ülke imajımızı da zedeliyor. Bence sorun bizim kendimizi “dünya” insanı olarak göremememizden kaynaklanıyor. Turist olarak ülkemize gelen insanları sanki başka galaksiden gelmişçesine yadırgıyoruz ve onlara farklı gözle bakıyoruz. Çoğu zaman onların iyi niyetini kötüye kullanıyoruz ve çizdiğimiz bu imaj onların da hafızalarının bir köşesinde kendine yer buluyor. Sizce Serra Sarai bu sonu yaşayan son kurban mı? Umarız öyle olur ve ülke imajımıza bir leke daha sürülmez…